samedi 26 décembre 2009

Belçika bu 3 Türk'ü konuşuyor




"Yılın Brüksellisi" ödülüne aday gösterildiler


Belçika´da Vlan ve Le Capitale gazetelerinin 1992 yılından beri politika, toplum, ekonomi, kültür ve spor dallarında verdiği "Yılın Brüksellisi" ödülüne, Brüksel bölge hükümeti temizlik ve şehircilikten sorumlu Devlet Bakanı Emir Kır, "başörtülü" Brüksel milletvekili Mahinur Özdemir ve 2009 Belçika güzeli Zeynep Sever aday gösterildi.
Gazete editörlerince belirlenen 5 dalda 5´er aday arasında kazananlar, Brüksel´de oturumu bulunanların katılabileceği halk oylamasıyla belirlenecek.
Vlan ve Le Capitale gazetelerinden yapılan "2009 Yılının Brüksellisi" yarışması duyurusunda, Emir Kır´ın aday gösterilmesine gerekçe olarak cam atıklarının geri dönüşüm için özel konteynırlarla toplanması projesinde daha ilk yılda yüzde 80´lere varan oranda başarı sağlanması gösterildi.
Valon Hristiyan Demokrat partisinden Brüksel milletvekili seçilen Mahinur Özdemir´i parlamentodaki başörtülü yemini nedeniyle aday gösteren gazete, "seçim sürecinde partisi tarafından bastırılan afişlerde resmi büyütülerek başörtüsü gizlenmeye çalışılan Özdemir´in, tartışmalara rağmen inancı gereği parlamentodaki yemin töreninde de başörtüsünü çıkarmadığını" hatırlatıldı.
Politika dalında diğer "Yılın Brüksellisi" adayları, siyasi kariyerinde hızlı yükselerek ikinci Yves Leterme hükümetinde dışişleri bakanlığını üstlenen Steven Vanackere, Fransız toplumunun hakları için mücadele eden Woluwe-Saint-Lambert Belediye Başkanı Olivier Maingain ve genç yaşta Valon Yeşiller partrisinin eşbaşkanlığına seçilen "sanat tarihi ve İslamoloji" mezunu Sarah Turine oldu.
Gazete yönetimi, 2009 Belçika Güzeli Zeynep Sever´i de meme kanseriyle mücadele için başlatılan bilgilendirme kampanyasında, annesiyle birlikte ücretsiz mankenlik yapması nedeniyle toplum dalında aday gösterdi.
Brüksellilerin www.vlanbruxelles.be internet adresinden ve posta yoluyla oylayacakları 25 adaydan kazananlar 20 Ocakta açıklanacak.

mercredi 23 décembre 2009

LE MONDE ve STERN´de çıkan Türkiye analizi!


Le Monde ve Stern´de yayımlanan ilginç analiz:

Üçüncü Dünya Savaşı, Türkiye´den çıkabilir...

Türkiye, son ve büyük bir hesaplaşmaya doğru gidiyor.
Bu ülke korkulduğu gibi ırka ya da dine dayalı bir bölünme yaşamadı.
Daha korkunç ve daha temel bir bölünmeyle sakatlandı.
Cumhuriyet boyunca süren "kültürel bölünme" artık iyice keskinleşti.

Şimdi bir yanda, ayakkabılarını sokak kapısının önünde çıkaran, kadınlarının başını örttüğü, erkeklerinin sokağa pijamayla da çıkabildiği, erkek çocuklarının kahveye gittiği, kızlarının tam bir baskı altında yaşadığı, türküyle arabesk arası bir müzikten hoşlanan, belki de hiç kitap okumamış, hiç dansetmemiş, hiç karı koca birlikte lokantaya gitmemiş, hiç tiyatro seyretmemiş, evlerinde floresan lamba yakan, iyi eğitim alamamiş, dini inançları kuvvetli kalabalık bir kitle var.
Diğer yanda ise kız lisesiyle Robert Kolej yelpazesinde eğitim görmüş, bir düğün salonunda ya da kolej partisinde dansetmiş, sinemaya giden, çok fazla olmasa da kitap okumuş, müzik zevki pop şarkılarla klasik müzik arasında dolaşan, evi nispeten daha zevkli döşenmiş,
kızların flörtüne izin verilmese bile göz yumulan, Allah´a inanan ama ibadete pek aldırmayan, kadınlarının başını örtmediği, şarabın kalitesinden pek anlamasa da kadın erkek bir arada gidilen bir gezmede içki de içmiş, gazetelere bakan, magazin haberlerini izleyen, kendini birinci gruba kiyasla çok gelişmiş hisseden, entelektüel düzeyi çok yüksek olmasa da okumuş yazmış, Batı standartlarına yakın bir grup var.

Bu iki grubun yaşam tarzı birbirinden kopuk.

Onları, Batı´daki sınıflar arasında ortak bir zevk yaratan kilise müziği, dini resimler, İncil´in sinemalara bile yansımış hikayeleri gibi birleştirecek kültürel bir zemin yok.

Hayatları, zevkleri, inanışları birbirinden farklı. Hatta birbirine düşmanca.


Birinci grup Cumhuriyet boyunca horlanmış, aşağılanmış, itilip kakılmış.
Şimdi bu grup siyasal olarak örgütlendi. Kalabalıklar. Ve her seçimi kazanacak siyasi bir güçleri var artık.

İkinci grup ise azınlıkta. Ve artık bir daha seçim kazanma ihtimalleri yok.
Bu noktada da tarihi bir paradoks ortaya çıkıyor.

Daha Batılı olan "ikinci grup", Batı´nın siyasi değerlerini kabul ederse bir daha asla iktidari ele geçiremeyeceğini bildiği için Batı´ya ve Bati´nın demokratik değerlerine düşman oluyor.

Yaşam tarzı olarak Batı´ya düşman olan kesim ise iktidarı ancak Bati´nın kriterlerini kabul ederek ele geçirebileceğini bildiği için Batı´yla ilişkileri geliştirmek ve demokrasiyi kabullenmek istiyor.

Bu kültürel parçalanmada "ordu" önemli bir role sahip.

Eğer, birinci grubu desteklerse ve Batı´nın demokrasisi burada kabul görürse, ordu da iktidarını kaybedecek.

Aslında birinci grubun çocuklarından oluşan ordu, kendi iktidarını sürdürebilmek için, kendisine benzemeyen ikinci grupla işbirligi yapiyor. Bir anlamda kendi köklerine ihanet ediyor.

Bu iki grup siyasi iktidar için son kez çarpışmak üzere hareketlenmiş gözüküyorlar.

Birinci grup ekonomik olarak da güçlü artık, Anadolu´da üretim yapıyor, "Devletle" arası iyi olmadiği için malını dış dünyaya satıyor. Para kazanıyor. Siyasi örgütünu destekliyor.

İkinci grup parasal güç olarak da kuvvetli değil.

Dış dünyayla iş yapan, dışardan borçlanan büyük burjuvazi,Türkiye´nin ancak demokrasiyle normalleşebileceğine inanan entelektüel kesim, Devletin yapısının değişmesi ve dünyayla
bütünleşmesi gerektiğini düşünen bir grup bürokrat, birinci grubun destekçileri.

Yargı, ordu, bürokrasinin önemli bir kısmı ikinci grubun arkasında.

İkinci grup, siyasetle, demokrasiyle iktidarı elinde tutmasının mümkün olmadığını kavradığından şimdi siyaset ve demokrasi dışında bir çözümün peşinde.

Cumhurbaşkanı seçimi kavganın keskinliğini ve iki tarafin niyetlerini açıkça ortaya koydu.

Ordu destekli ikinci grup artık seçim de istemiyor.

Ve darbe söylentileri gittikce artıyor.

Cuntalardan söz ediliyor. Peki, darbe olursa ne olur?

Yasam tarzı Batı´ya daha yakın olan grup orduyla birlikte iktidara gelir ve Batı´nın desteğini kaybeder.

Avrupa buna kesinlikle karsı çıkar.

Amerika her zamanki pragmatizmiyle, Kuzey Irak ve Ortadoğu politikalarını desteklemesi karsılığında darbeyi kabullenebilir aslında. Ama Amerika´nın önünde de ciddi bir engel var. "Demokrasi getirecegim" diye Irak´ı isgal eden bir ülke, dünyaya ve kendi kamuoyuna Türkiye´deki "darbeyi" niye desteklediğini açıklayamaz. Ve Irak faciasından sonra ikinci bir "zorlamayı" gerçekleştirecek gücü yok. İstese de istemese de darbeye karşı çıkacak.

Silahını ve parasını Batı´dan alan bir ordu ve ülke, Batı´dan koptuğunda ne yapacak?

Sanırım uzun zamandır bunu düşünüyorlar ve korkarım bunun cevabını buldular.

Türkiye´de darbe olursa, tarihte bugüne kadar hiç gerçekleşmemiş yeni bir oluşumla karşılaşacak dünya.

Türkiye, olası bir darbeden sonra, Rusya ve İran´la ortaklık kurmak isteyecek.

Silahı, enerjiyi ve parayı bu iki ülkeden alacak.

Rusya´yla İran´ın elindeki doğal gaz, petrol ve nükleer güç, Türkiye´yi bir süreliğine de olsa ayakta tutmaya yeter.
Ama Rusya, Türkiye, İran bloku dunyanın bütün dengelerini değiştirir.
Ortadoğu´nun kontrolünü tümüyle ele geçirir.
Avrupa´yı küçük kıtasına hapseder.
Kafkaslar´ı, Afganistan´ı, Pakistan´ı kendi gücüne katar.
Müslüman dünyayla yakın bir ilişki kurar.
Petrol kaynaklarına egemen olur.
Çin´le işbirligi yapabilir.

Bu gelişme, Avrupa, Amerika ve biraz da Japonya´dan oluşan "Batı´nın
dünyadaki etkinliğini inanılmaz bir biçimde azaltır.
Yeni blok asker, enerji ve para açısından çok güçlenir.
Böylece, Türkiye´deki çatlama dünyada büyük bir çatlamaya yol açar.
Eğer Üçüncü Dünya Savaşı çıkacaksa, sanırım, bu çatlamadan çıkar.

"Asla böyle bir şey olmaz" diyebilirsiniz. .. Niye olmayacağı dair
elinizde çok kuvvetli veriler varsa, söyleyin.
Ama, ya olursa... Ki bu bana çok mümkün geliyor.
O zaman ne yapacaksınız?

Bugün Türkiye´de kamplaşan ve bölünen insanların da...
Türkiye´yi Avrupa dışına itmeye çalışan, eski bir imparatorluk olmanın bir yanıyla çok görkemli, bir yanıyla çok zayıf mirasına sahip olan bir ülkeye küstahca davranan, işbirligi yerine "başöğretmenlik" yapmaya kalkan Avrupa´nın da...
Türkiye politikasında "ikili" oynayıp, kurnazlık ettiğini sanan Amerika´nın da...
Bu senaryoyu bir düşünmesini isterim doğrusu.

Türkiye´de yaklaştığı görülen kanlı bir çatışmanın bütün dünyayı yakması sandığınız kadar uzak bir ihtimal değil.

Hiç unutmayın ki ilk dünya savaşı tek bir tabancanın patlamasıyla başlamıştı.

samedi 19 décembre 2009

Belçika'dan gelen turist sayısı arttı


Belçika'dan gelen turist sayısı arttı

Fransa ve İspanya ile birlikte, Belçikalı turistlerin en çok tercih ettiği 3 ülke arasında bulunan Türkiye´ye kış rezervasyonları yüzde 8 arttı.


Belçika Tur Operatörleri Birliğinin verilerine göre 10,7 milyonluk ülkede toplam kış rezervasyonları yüzde 8 gerilerken, sadece yüzde 15 ile İsviçre, yüzde 8 ile Türkiye, yüzde 2 ile Tunus ve yüzde 1 ile Fas rezervasyonlarında artış kaydedildi. Kış rezervasyonlarında Mısır´a talep yüzde 14, Almanya´ya talep yüzde 13, İspanya´ya talep 10 ve Fransa´ya talep yüzde 7 daraldı.
Türkiye, Belçika kış turizminde yüzde 5 payla, yüzde 25 paya sahip Fransa´nın, yüzde 15 paya sahip İspanya´nın, yüzde 11 paya sahip Mısır´ın, yüzde 8 paya sahip Almanya´nın ve yüzde 6 paya sahip Tunus´un ardından 6´ncı sırada yer alıyor. 2009 verilerine göre Belçika´da havayolu paketlerinde yüzde 22,5 payla pazar lideri olan Türkiye, ortalamada, yüzde 21 payı olan Fransa ve yüzde 16 payı olan İspanya´nın ardından yüzde 12,5 payla 3. sırada bulunuyor.
Belçika turizm pazarında Türkiye´yi yüzde 7 ile Yunanistan, yüzde 6 ile Tunus ve Mısır, yüzde 5,5 ile Almanya, yüzde 4 ile İtalya, yüzde 2,5 ile Avusturya ve yüzde 2 ile Fas takip ediyor.

mercredi 9 décembre 2009

On Belçikalıdan altısı minare yasağından yana




Çarşamba günü yayınlanacak olan ve haftalık Le Soir magazine dergisi için iVOX tarafından yapılan bir kamuoyu araştırması sonucuna göre bilgisine başvurulan Belçikalıların % 59,3 ü minare yasağından yana olduklarını açıkladılar. İsviçre´de yapılan referandumda ise minare yasağı lehine % 57,5 oy çıkmıştı.

Valonlar başta
Bilgisine başvurulan Belçikalıların % 38 i minare inşasına tamamen karşı olduklarını açıkladılar. Bu % 3 ! içinde, % 44 ile Valonlar, % 40,3 ile Brükselliler ve % 34,3 ile Flamanlar yer alıyor.

Yaş kriteri dikkate alındığında, 50 yaş üstü grup % 47,9 oranı ile en fazla yasaktan yana olan grup olma özelliğine sahip. 30-49 yaş grubunda bu oran % 32,8, 29 yaş altındaki grup için ise % 29,9. Yasak yanlıları erkeklerde bayanlardan daha yüksek. Erkeklerde % 41,8 olan bur oran bayanlarda % 34,2.

Minareler, camiler, aynı mücadele
Belçikalılar sadece müezzinlerin ezan okuduğu minarelerin inşaatına değil, fakat aynı zamanda cami inşaatına da karşılar.

Kamuoyu araştırmasına göre, bilgisine başvurulan kişilerin % 56,7 si Belçika´da cami inşasına karşılar ve % 61 i ise kendi mahallelerinde cami inşasına karşı çıkıyorlar.

iVOX´un 3-5 Aralık 2009 tarihleri arasında telefonla 1050 kişilik bir denek ile yaptığı bu araştırmada hata payı % 3.

jeudi 3 décembre 2009

Minarelere karşı olan aşırı sağ kendi içinde çatırdıyor


İsviçre´de yeni minare yapımına izin verilip verilmemesi konusunda yapılan referandumdan yasak lehinde sonuç çıkması, Avrupa´daki diğer aşırı sağ partileri de heyecanlandırdı. Hollandalı aşırı sağcı politikacı Geert Wilders´tan sonra Belçika´da Flaman milliyetçisi Vlaams Belang (VB) Partisi de minareye karşı olduklarını vurguladı.

İslam´ın temsilcisi olan cami ve minarelerin Avrupa´da yerinin olmadığını iddia eden VB Grup Başkanı Filip Dewinter, İsviçrelileri cesaretlerinden dolayı tebrik ettiğini kaydetti. Dewinter 1999 tarihli kamusal alan ve çevresel mimari yasasında değişlik teklif edeceğini belirtirken, gündeme getireceği yasa teklifi ile minarelerin yasaklanmasını isteyeceğini duyurdu. Avrupa´nın istila edildiğini savunan Dewinter´e diğer Flaman politikacılardan destek gelmedi. Aşırı sağcı VB Partisi´nin bu yaklaşımına karşı çıkan diğer partiler Flaman gündeminde minare sorunun olmadığını kaydederken, İsviçre´dekine benzer bir referanduma gerek olmadığını vurguladılar.
Aşırı sağ çatırdıyor
Diğer yandan geçtiğimiz hafta sonu yapılan aşırı sağ Vlaams Belang, parti kongresinde parti içi çekişmelere sahne oldu. Bunun sonun başlangıcı olabileceği yorumları yapılırken, Parti´nin eski genel başkanı ve etkin isimlerinden Frank Vanhecke´nin Parti MKYK´sından istifa etmesi dikkat çekti. İslam ve yabancı karşıtı söylemleriyle dikkat çeken Filip Dewinter ve ekibiyle karşı karşıya gelen, daha ılımlı bilinen Frank Vanhecke ve arkadaşları, kongre sonucunda parti idaresinin tamamen aşırı sağın eline geçmesini önleyemedi.
Belçika´da aşırı sağ siyaset izleyen Vlaams Belang (Flaman Menfaati) Partisi´nin ağır toplarından olan ve AP milletvekili olan Frank Vanhecke´nin siyasi dokunulmazlığı bir yıl önce genel kurulda yapılan oylama ile kaldırılmıştı. Oy çokluğu ile kabul edilen Belçikalı parlamenter, dokunulmazlığının kaldırılmasıyla birlikte, Belçika´da aleyhine açılan ırkçılık davasından hâkim karşısına çıkartılabilecek. Suçlu bulunduğu takdirde Frank Vanhecke, beş yıl siyasetten men cezasına çarptırılabilecek. Vanhecke´nin davası Belçika´da devam ediyor.
VB kan kaybediyor
Flaman devlet kanalı VRT ve De Standaard´ın Flaman bölgesindeki siyasi partileri mercek altına aldığı kamuoyu yoklamasında, seçimlerden sonra genel siyasi tablonun çok değişmediği kaydedildi. Göçmen ve Müslüman karşıtlığı ile sağ kulvarda bir dönem çok popüler olan Flaman Menfaati (VB) Partisi´nin hızla gerilemeye devam ettiği bildirildi. Bölgesel seçimlere en büyük ikinci parti olarak giren VB, bir ay önce yapılan kamuoyu yoklamalarında yüzde 2,6 puan kaybederek yüzde 12,8´e geriledi. Bu haliyle sağcı Flaman parti N-VA´nın (yüzde 13,5) bile gerisine düşen VB, parti sıralamasında beşinci oldu.

mardi 1 décembre 2009

AFYONLULARIN BRÜKSEL ÇIKARTMASI



Türk toplumunun büyük bir bölümünü kapsayan Afyon ili Emirdağ yöresi ve diğer ilçelere mensup insanların çoğunlukta yaşadığı Belçika'daki Afyonlular memleketlerinden gelecek olan kalabalık bir heyeti karşılamak için seferber oldular.

Afyon ve ilçelerindeki sosyal, ekonomik ve eğitim içerikli büyük bir proje kapsamında ikili görüşmelerde bulunmak için Afyondan gelecek olan heyeti karşılamak için bir düzenleme komitesi oluşturuldu. Başkanlığını Bakan Emir Kır ve Schaerbeek Belediye Başkan Yardımcısı Sait Köse'nin üstlendiği komİtede Afyon kökenli siyasiler, sivil toplum kuruluşları ve iş adamları yer almaktalar.

Brüksel'de bulunan Sazz Jazz'da gerçekleştirilen bir basın toplantısında komite üyeleri yapacakları çalışmalar hakkında basına bilgi verdiler. Bilgilendirme toplantısına Afyon kökenli siyasilerden Emir Kır, Sait Köse, Mahinur Özdemir, Hava Ardıçlık, Resul Tapmaz ve Derya Aliç'te katıldı. Diğer bölgedeki siyasilerden Fatma Pehlivan, Veli Yüksel ve Güler Turan'ında komiteye destek verdiği açıklandı.

GELECEK HEYETTE KİMLER VAR?

Orman ve Çevre Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu´nun da sonradan katılacağı Belçika ziyaretine
1-Haluk Imga Afyonkarahısar Valisi, 2-Burhanettin ÇOBAN Afyonkarahisar Belediye Başkanı, 3- Prof Dr. Ali ALTUNTAŞ AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ, 4- Salih SEL Afyonkarahisar İl Genel Meclis Başkanı, 5- Hüsnü SERTESER Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı, 6- Mehmet MÜHSÜRLER Afyonkarahisar Ticaret Borsası Başkanı, 7- Orhan KUŞ İkbal Otel Genel Müdürü,
8- Aydın GÜNEŞ Oruçoğlu Termal Genel Müdürü, 9- Serdar TÜTÜNCÜ Korel Termal Otel Genel Müdürü, 10- Metin İPLİKÇİOĞL TOBB Üyesi, 11- Prof.Dr.Vural KAVUNCU, 12- M.Emin ÖZBAYAT Ticaret Borsası Üyesi 13- Mert ORUÇ Oruçoğlu Termal Yönetim Kurulu Başkanı Emirdağ 14- Zekeriya Güney Emirdağ Kaymakamı,15- Cengiz Pala Emirdağ Belediye Başkanı, 16- Dudu Pala Emirdağ Belelediye Başkanı Eşi, 17-Bengu Pala Emirdağ Belediye Başkanı Kızı, 18-Vecdi Yürük Fen İşleri Müdürü 19- Uğur Serdar Kargın Ticaret Odası Temsilcisi, 20- Murat Potuk Taşıyıcılar Odası Başkanı, 21-Halil Ibrahim Aktepe – Meclis Üyesi, 22- Savaş Kargın – Meclis Uyesi, 23 – Mehmet Orbay – Meclis Üyesi, 24- Metin Yilmaz – Yuksek okul Muduru Bakan Prof Dr. Veysel EROĞLU 5 Aralıkta Belçika da olacaktır.-

25- Aptil Demiralp – Belçikada Emirdağ Ticaret Odası Başkanı 26- Nurettin Şahbaz – Karacalar Köyü Muhtarı, 27– Musa Erkoç Mimar

KOMİTE BİLGİ VERDİ
Afyon Heyeti´nin Belçika´ya 1 Aralık´ta geleceği ve temasların 2 Aralık´ta başlayarak, 5 Aralık´ta sona ereceği açıklandı.

NOTLAR..-Afyon Heyeti´nin gelişi ile ilgili basın toplantısı Sazzcazz´da yapıldı. Kültür Merkezi sahibi Ali Bağseven basın toplantısına katılan konuklarına çay ve kahve ikramında bulundu.

-Bakan Emir Kır´ın yanı sıra diğer siyasiler; Sait Köse, Resul Tapmaz, mahinur Özdemir,Derya Alıç söz alarak, ziyaretin önemine değindiler ve yapacakları katkıyı anlattılar.
-Basın toplantısında hazır bulunan sivil örgüt temsilcileri ve iş adamları Orhan Liman, Ali Aktan,Davut Çınar, Mehmet Kart, Musa Akdeniz, Osman Duran, Necati Sevik ise ilk defa gerçekleşecek olan böyle büyük kapsamlı bir ziyaretine büyük heyecan verdiğini belirterek, her türlü katkıya hazır olduklarını açıkladılar.
Heyetin Brüksel başta olmak üzere, Anver ve gent'te de görüşmelerde bulunacağı bildirildi.

Gelen heyetin halkla buluşmasını sağlamak için 4 Aralık günü Akdeniz düğün salonunda büyük bir buluşmanın geröekleştirilmesi içinde çalışmalar tamamlanmak üzere.

Ziyaret ile ilgili olarak Brüksel´de bir basın toplantısı düzenleyen Heyeti Karşılama ve Çalışma Komitesi üyeleri ziyaretin amacı ve program hakkında basın mensuplarını bilgilendirdiler. Toplantıda hazır bulunan Brüksel Hükümeti Devlet Bakanı Emir Kır, Brüksel Schaerbeek Belediye Başkan Yardımcısı Sait Köse, Gent Belediye Başkan Yardımcısı Resul Tapmaz, Brüksel Saint-Josse Belediye Başkan Yardımcısı Hava Ardıçlık, Brüksel Bölge milletvekili Mahinur Özdemir, ile iş adamları ve sivil örgüt temsilcileri, böyle anlamlı ve geniş kapsamlı ziyaret ile ilgili olarak sadece Afyon ile Belçika arasında değil,aynı zamanda Belçika ile Türkiye arasındaki ilişkilere de ivme kazandıracağını belirterek, bu buluşma ve ziyaretin, iki ülke arasındaki ekonomik,sosyal ve sağlık alanındaki çalışmaları üst seviyeye çıkaracağına olan inançlarını dile getirdiler.

Belçika'da Kasım ayında iflas rekoru kırıldı




Graydon tarafından yapılan bir araştırmaya göre "Kasım ayında, Belçika´da 858 işletme iflas etti" ve bu bir rekor.

Eylül ayında 1.015 işletme iflas göstermiş olsalar da, 858 rakamı Kasım ayı için bir rekor oluşturuyor. 11.nci ayda böylesine yüksek bir iflas dalgası hiç yaşanmamıştı. 2008 yılına oranla, % 20,6 lık bir artış sözkonusu.

2009 un ilk 11 ayının iflas sayısı daha şimdiden 2008 seviyesinden daha yüksek. Geçen yıl kaydedilen 8.518 iflas vakasına karşın bu yılın Kasım ayı sonunda 8.684 rakamına ulaşıldı.

İflaslar istihdamı direkt olarak etkiliyor. İflaslar nedeniyle istihdam kaybı 22.045. Bu rakam ise 2008 in aynı dönemine göre ù 21 lik bir artış anlamına geliyor.