samedi 26 décembre 2009

Belçika bu 3 Türk'ü konuşuyor




"Yılın Brüksellisi" ödülüne aday gösterildiler


Belçika´da Vlan ve Le Capitale gazetelerinin 1992 yılından beri politika, toplum, ekonomi, kültür ve spor dallarında verdiği "Yılın Brüksellisi" ödülüne, Brüksel bölge hükümeti temizlik ve şehircilikten sorumlu Devlet Bakanı Emir Kır, "başörtülü" Brüksel milletvekili Mahinur Özdemir ve 2009 Belçika güzeli Zeynep Sever aday gösterildi.
Gazete editörlerince belirlenen 5 dalda 5´er aday arasında kazananlar, Brüksel´de oturumu bulunanların katılabileceği halk oylamasıyla belirlenecek.
Vlan ve Le Capitale gazetelerinden yapılan "2009 Yılının Brüksellisi" yarışması duyurusunda, Emir Kır´ın aday gösterilmesine gerekçe olarak cam atıklarının geri dönüşüm için özel konteynırlarla toplanması projesinde daha ilk yılda yüzde 80´lere varan oranda başarı sağlanması gösterildi.
Valon Hristiyan Demokrat partisinden Brüksel milletvekili seçilen Mahinur Özdemir´i parlamentodaki başörtülü yemini nedeniyle aday gösteren gazete, "seçim sürecinde partisi tarafından bastırılan afişlerde resmi büyütülerek başörtüsü gizlenmeye çalışılan Özdemir´in, tartışmalara rağmen inancı gereği parlamentodaki yemin töreninde de başörtüsünü çıkarmadığını" hatırlatıldı.
Politika dalında diğer "Yılın Brüksellisi" adayları, siyasi kariyerinde hızlı yükselerek ikinci Yves Leterme hükümetinde dışişleri bakanlığını üstlenen Steven Vanackere, Fransız toplumunun hakları için mücadele eden Woluwe-Saint-Lambert Belediye Başkanı Olivier Maingain ve genç yaşta Valon Yeşiller partrisinin eşbaşkanlığına seçilen "sanat tarihi ve İslamoloji" mezunu Sarah Turine oldu.
Gazete yönetimi, 2009 Belçika Güzeli Zeynep Sever´i de meme kanseriyle mücadele için başlatılan bilgilendirme kampanyasında, annesiyle birlikte ücretsiz mankenlik yapması nedeniyle toplum dalında aday gösterdi.
Brüksellilerin www.vlanbruxelles.be internet adresinden ve posta yoluyla oylayacakları 25 adaydan kazananlar 20 Ocakta açıklanacak.

mercredi 23 décembre 2009

LE MONDE ve STERN´de çıkan Türkiye analizi!


Le Monde ve Stern´de yayımlanan ilginç analiz:

Üçüncü Dünya Savaşı, Türkiye´den çıkabilir...

Türkiye, son ve büyük bir hesaplaşmaya doğru gidiyor.
Bu ülke korkulduğu gibi ırka ya da dine dayalı bir bölünme yaşamadı.
Daha korkunç ve daha temel bir bölünmeyle sakatlandı.
Cumhuriyet boyunca süren "kültürel bölünme" artık iyice keskinleşti.

Şimdi bir yanda, ayakkabılarını sokak kapısının önünde çıkaran, kadınlarının başını örttüğü, erkeklerinin sokağa pijamayla da çıkabildiği, erkek çocuklarının kahveye gittiği, kızlarının tam bir baskı altında yaşadığı, türküyle arabesk arası bir müzikten hoşlanan, belki de hiç kitap okumamış, hiç dansetmemiş, hiç karı koca birlikte lokantaya gitmemiş, hiç tiyatro seyretmemiş, evlerinde floresan lamba yakan, iyi eğitim alamamiş, dini inançları kuvvetli kalabalık bir kitle var.
Diğer yanda ise kız lisesiyle Robert Kolej yelpazesinde eğitim görmüş, bir düğün salonunda ya da kolej partisinde dansetmiş, sinemaya giden, çok fazla olmasa da kitap okumuş, müzik zevki pop şarkılarla klasik müzik arasında dolaşan, evi nispeten daha zevkli döşenmiş,
kızların flörtüne izin verilmese bile göz yumulan, Allah´a inanan ama ibadete pek aldırmayan, kadınlarının başını örtmediği, şarabın kalitesinden pek anlamasa da kadın erkek bir arada gidilen bir gezmede içki de içmiş, gazetelere bakan, magazin haberlerini izleyen, kendini birinci gruba kiyasla çok gelişmiş hisseden, entelektüel düzeyi çok yüksek olmasa da okumuş yazmış, Batı standartlarına yakın bir grup var.

Bu iki grubun yaşam tarzı birbirinden kopuk.

Onları, Batı´daki sınıflar arasında ortak bir zevk yaratan kilise müziği, dini resimler, İncil´in sinemalara bile yansımış hikayeleri gibi birleştirecek kültürel bir zemin yok.

Hayatları, zevkleri, inanışları birbirinden farklı. Hatta birbirine düşmanca.


Birinci grup Cumhuriyet boyunca horlanmış, aşağılanmış, itilip kakılmış.
Şimdi bu grup siyasal olarak örgütlendi. Kalabalıklar. Ve her seçimi kazanacak siyasi bir güçleri var artık.

İkinci grup ise azınlıkta. Ve artık bir daha seçim kazanma ihtimalleri yok.
Bu noktada da tarihi bir paradoks ortaya çıkıyor.

Daha Batılı olan "ikinci grup", Batı´nın siyasi değerlerini kabul ederse bir daha asla iktidari ele geçiremeyeceğini bildiği için Batı´ya ve Bati´nın demokratik değerlerine düşman oluyor.

Yaşam tarzı olarak Batı´ya düşman olan kesim ise iktidarı ancak Bati´nın kriterlerini kabul ederek ele geçirebileceğini bildiği için Batı´yla ilişkileri geliştirmek ve demokrasiyi kabullenmek istiyor.

Bu kültürel parçalanmada "ordu" önemli bir role sahip.

Eğer, birinci grubu desteklerse ve Batı´nın demokrasisi burada kabul görürse, ordu da iktidarını kaybedecek.

Aslında birinci grubun çocuklarından oluşan ordu, kendi iktidarını sürdürebilmek için, kendisine benzemeyen ikinci grupla işbirligi yapiyor. Bir anlamda kendi köklerine ihanet ediyor.

Bu iki grup siyasi iktidar için son kez çarpışmak üzere hareketlenmiş gözüküyorlar.

Birinci grup ekonomik olarak da güçlü artık, Anadolu´da üretim yapıyor, "Devletle" arası iyi olmadiği için malını dış dünyaya satıyor. Para kazanıyor. Siyasi örgütünu destekliyor.

İkinci grup parasal güç olarak da kuvvetli değil.

Dış dünyayla iş yapan, dışardan borçlanan büyük burjuvazi,Türkiye´nin ancak demokrasiyle normalleşebileceğine inanan entelektüel kesim, Devletin yapısının değişmesi ve dünyayla
bütünleşmesi gerektiğini düşünen bir grup bürokrat, birinci grubun destekçileri.

Yargı, ordu, bürokrasinin önemli bir kısmı ikinci grubun arkasında.

İkinci grup, siyasetle, demokrasiyle iktidarı elinde tutmasının mümkün olmadığını kavradığından şimdi siyaset ve demokrasi dışında bir çözümün peşinde.

Cumhurbaşkanı seçimi kavganın keskinliğini ve iki tarafin niyetlerini açıkça ortaya koydu.

Ordu destekli ikinci grup artık seçim de istemiyor.

Ve darbe söylentileri gittikce artıyor.

Cuntalardan söz ediliyor. Peki, darbe olursa ne olur?

Yasam tarzı Batı´ya daha yakın olan grup orduyla birlikte iktidara gelir ve Batı´nın desteğini kaybeder.

Avrupa buna kesinlikle karsı çıkar.

Amerika her zamanki pragmatizmiyle, Kuzey Irak ve Ortadoğu politikalarını desteklemesi karsılığında darbeyi kabullenebilir aslında. Ama Amerika´nın önünde de ciddi bir engel var. "Demokrasi getirecegim" diye Irak´ı isgal eden bir ülke, dünyaya ve kendi kamuoyuna Türkiye´deki "darbeyi" niye desteklediğini açıklayamaz. Ve Irak faciasından sonra ikinci bir "zorlamayı" gerçekleştirecek gücü yok. İstese de istemese de darbeye karşı çıkacak.

Silahını ve parasını Batı´dan alan bir ordu ve ülke, Batı´dan koptuğunda ne yapacak?

Sanırım uzun zamandır bunu düşünüyorlar ve korkarım bunun cevabını buldular.

Türkiye´de darbe olursa, tarihte bugüne kadar hiç gerçekleşmemiş yeni bir oluşumla karşılaşacak dünya.

Türkiye, olası bir darbeden sonra, Rusya ve İran´la ortaklık kurmak isteyecek.

Silahı, enerjiyi ve parayı bu iki ülkeden alacak.

Rusya´yla İran´ın elindeki doğal gaz, petrol ve nükleer güç, Türkiye´yi bir süreliğine de olsa ayakta tutmaya yeter.
Ama Rusya, Türkiye, İran bloku dunyanın bütün dengelerini değiştirir.
Ortadoğu´nun kontrolünü tümüyle ele geçirir.
Avrupa´yı küçük kıtasına hapseder.
Kafkaslar´ı, Afganistan´ı, Pakistan´ı kendi gücüne katar.
Müslüman dünyayla yakın bir ilişki kurar.
Petrol kaynaklarına egemen olur.
Çin´le işbirligi yapabilir.

Bu gelişme, Avrupa, Amerika ve biraz da Japonya´dan oluşan "Batı´nın
dünyadaki etkinliğini inanılmaz bir biçimde azaltır.
Yeni blok asker, enerji ve para açısından çok güçlenir.
Böylece, Türkiye´deki çatlama dünyada büyük bir çatlamaya yol açar.
Eğer Üçüncü Dünya Savaşı çıkacaksa, sanırım, bu çatlamadan çıkar.

"Asla böyle bir şey olmaz" diyebilirsiniz. .. Niye olmayacağı dair
elinizde çok kuvvetli veriler varsa, söyleyin.
Ama, ya olursa... Ki bu bana çok mümkün geliyor.
O zaman ne yapacaksınız?

Bugün Türkiye´de kamplaşan ve bölünen insanların da...
Türkiye´yi Avrupa dışına itmeye çalışan, eski bir imparatorluk olmanın bir yanıyla çok görkemli, bir yanıyla çok zayıf mirasına sahip olan bir ülkeye küstahca davranan, işbirligi yerine "başöğretmenlik" yapmaya kalkan Avrupa´nın da...
Türkiye politikasında "ikili" oynayıp, kurnazlık ettiğini sanan Amerika´nın da...
Bu senaryoyu bir düşünmesini isterim doğrusu.

Türkiye´de yaklaştığı görülen kanlı bir çatışmanın bütün dünyayı yakması sandığınız kadar uzak bir ihtimal değil.

Hiç unutmayın ki ilk dünya savaşı tek bir tabancanın patlamasıyla başlamıştı.

samedi 19 décembre 2009

Belçika'dan gelen turist sayısı arttı


Belçika'dan gelen turist sayısı arttı

Fransa ve İspanya ile birlikte, Belçikalı turistlerin en çok tercih ettiği 3 ülke arasında bulunan Türkiye´ye kış rezervasyonları yüzde 8 arttı.


Belçika Tur Operatörleri Birliğinin verilerine göre 10,7 milyonluk ülkede toplam kış rezervasyonları yüzde 8 gerilerken, sadece yüzde 15 ile İsviçre, yüzde 8 ile Türkiye, yüzde 2 ile Tunus ve yüzde 1 ile Fas rezervasyonlarında artış kaydedildi. Kış rezervasyonlarında Mısır´a talep yüzde 14, Almanya´ya talep yüzde 13, İspanya´ya talep 10 ve Fransa´ya talep yüzde 7 daraldı.
Türkiye, Belçika kış turizminde yüzde 5 payla, yüzde 25 paya sahip Fransa´nın, yüzde 15 paya sahip İspanya´nın, yüzde 11 paya sahip Mısır´ın, yüzde 8 paya sahip Almanya´nın ve yüzde 6 paya sahip Tunus´un ardından 6´ncı sırada yer alıyor. 2009 verilerine göre Belçika´da havayolu paketlerinde yüzde 22,5 payla pazar lideri olan Türkiye, ortalamada, yüzde 21 payı olan Fransa ve yüzde 16 payı olan İspanya´nın ardından yüzde 12,5 payla 3. sırada bulunuyor.
Belçika turizm pazarında Türkiye´yi yüzde 7 ile Yunanistan, yüzde 6 ile Tunus ve Mısır, yüzde 5,5 ile Almanya, yüzde 4 ile İtalya, yüzde 2,5 ile Avusturya ve yüzde 2 ile Fas takip ediyor.

mercredi 9 décembre 2009

On Belçikalıdan altısı minare yasağından yana




Çarşamba günü yayınlanacak olan ve haftalık Le Soir magazine dergisi için iVOX tarafından yapılan bir kamuoyu araştırması sonucuna göre bilgisine başvurulan Belçikalıların % 59,3 ü minare yasağından yana olduklarını açıkladılar. İsviçre´de yapılan referandumda ise minare yasağı lehine % 57,5 oy çıkmıştı.

Valonlar başta
Bilgisine başvurulan Belçikalıların % 38 i minare inşasına tamamen karşı olduklarını açıkladılar. Bu % 3 ! içinde, % 44 ile Valonlar, % 40,3 ile Brükselliler ve % 34,3 ile Flamanlar yer alıyor.

Yaş kriteri dikkate alındığında, 50 yaş üstü grup % 47,9 oranı ile en fazla yasaktan yana olan grup olma özelliğine sahip. 30-49 yaş grubunda bu oran % 32,8, 29 yaş altındaki grup için ise % 29,9. Yasak yanlıları erkeklerde bayanlardan daha yüksek. Erkeklerde % 41,8 olan bur oran bayanlarda % 34,2.

Minareler, camiler, aynı mücadele
Belçikalılar sadece müezzinlerin ezan okuduğu minarelerin inşaatına değil, fakat aynı zamanda cami inşaatına da karşılar.

Kamuoyu araştırmasına göre, bilgisine başvurulan kişilerin % 56,7 si Belçika´da cami inşasına karşılar ve % 61 i ise kendi mahallelerinde cami inşasına karşı çıkıyorlar.

iVOX´un 3-5 Aralık 2009 tarihleri arasında telefonla 1050 kişilik bir denek ile yaptığı bu araştırmada hata payı % 3.

jeudi 3 décembre 2009

Minarelere karşı olan aşırı sağ kendi içinde çatırdıyor


İsviçre´de yeni minare yapımına izin verilip verilmemesi konusunda yapılan referandumdan yasak lehinde sonuç çıkması, Avrupa´daki diğer aşırı sağ partileri de heyecanlandırdı. Hollandalı aşırı sağcı politikacı Geert Wilders´tan sonra Belçika´da Flaman milliyetçisi Vlaams Belang (VB) Partisi de minareye karşı olduklarını vurguladı.

İslam´ın temsilcisi olan cami ve minarelerin Avrupa´da yerinin olmadığını iddia eden VB Grup Başkanı Filip Dewinter, İsviçrelileri cesaretlerinden dolayı tebrik ettiğini kaydetti. Dewinter 1999 tarihli kamusal alan ve çevresel mimari yasasında değişlik teklif edeceğini belirtirken, gündeme getireceği yasa teklifi ile minarelerin yasaklanmasını isteyeceğini duyurdu. Avrupa´nın istila edildiğini savunan Dewinter´e diğer Flaman politikacılardan destek gelmedi. Aşırı sağcı VB Partisi´nin bu yaklaşımına karşı çıkan diğer partiler Flaman gündeminde minare sorunun olmadığını kaydederken, İsviçre´dekine benzer bir referanduma gerek olmadığını vurguladılar.
Aşırı sağ çatırdıyor
Diğer yandan geçtiğimiz hafta sonu yapılan aşırı sağ Vlaams Belang, parti kongresinde parti içi çekişmelere sahne oldu. Bunun sonun başlangıcı olabileceği yorumları yapılırken, Parti´nin eski genel başkanı ve etkin isimlerinden Frank Vanhecke´nin Parti MKYK´sından istifa etmesi dikkat çekti. İslam ve yabancı karşıtı söylemleriyle dikkat çeken Filip Dewinter ve ekibiyle karşı karşıya gelen, daha ılımlı bilinen Frank Vanhecke ve arkadaşları, kongre sonucunda parti idaresinin tamamen aşırı sağın eline geçmesini önleyemedi.
Belçika´da aşırı sağ siyaset izleyen Vlaams Belang (Flaman Menfaati) Partisi´nin ağır toplarından olan ve AP milletvekili olan Frank Vanhecke´nin siyasi dokunulmazlığı bir yıl önce genel kurulda yapılan oylama ile kaldırılmıştı. Oy çokluğu ile kabul edilen Belçikalı parlamenter, dokunulmazlığının kaldırılmasıyla birlikte, Belçika´da aleyhine açılan ırkçılık davasından hâkim karşısına çıkartılabilecek. Suçlu bulunduğu takdirde Frank Vanhecke, beş yıl siyasetten men cezasına çarptırılabilecek. Vanhecke´nin davası Belçika´da devam ediyor.
VB kan kaybediyor
Flaman devlet kanalı VRT ve De Standaard´ın Flaman bölgesindeki siyasi partileri mercek altına aldığı kamuoyu yoklamasında, seçimlerden sonra genel siyasi tablonun çok değişmediği kaydedildi. Göçmen ve Müslüman karşıtlığı ile sağ kulvarda bir dönem çok popüler olan Flaman Menfaati (VB) Partisi´nin hızla gerilemeye devam ettiği bildirildi. Bölgesel seçimlere en büyük ikinci parti olarak giren VB, bir ay önce yapılan kamuoyu yoklamalarında yüzde 2,6 puan kaybederek yüzde 12,8´e geriledi. Bu haliyle sağcı Flaman parti N-VA´nın (yüzde 13,5) bile gerisine düşen VB, parti sıralamasında beşinci oldu.

mardi 1 décembre 2009

AFYONLULARIN BRÜKSEL ÇIKARTMASI



Türk toplumunun büyük bir bölümünü kapsayan Afyon ili Emirdağ yöresi ve diğer ilçelere mensup insanların çoğunlukta yaşadığı Belçika'daki Afyonlular memleketlerinden gelecek olan kalabalık bir heyeti karşılamak için seferber oldular.

Afyon ve ilçelerindeki sosyal, ekonomik ve eğitim içerikli büyük bir proje kapsamında ikili görüşmelerde bulunmak için Afyondan gelecek olan heyeti karşılamak için bir düzenleme komitesi oluşturuldu. Başkanlığını Bakan Emir Kır ve Schaerbeek Belediye Başkan Yardımcısı Sait Köse'nin üstlendiği komİtede Afyon kökenli siyasiler, sivil toplum kuruluşları ve iş adamları yer almaktalar.

Brüksel'de bulunan Sazz Jazz'da gerçekleştirilen bir basın toplantısında komite üyeleri yapacakları çalışmalar hakkında basına bilgi verdiler. Bilgilendirme toplantısına Afyon kökenli siyasilerden Emir Kır, Sait Köse, Mahinur Özdemir, Hava Ardıçlık, Resul Tapmaz ve Derya Aliç'te katıldı. Diğer bölgedeki siyasilerden Fatma Pehlivan, Veli Yüksel ve Güler Turan'ında komiteye destek verdiği açıklandı.

GELECEK HEYETTE KİMLER VAR?

Orman ve Çevre Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu´nun da sonradan katılacağı Belçika ziyaretine
1-Haluk Imga Afyonkarahısar Valisi, 2-Burhanettin ÇOBAN Afyonkarahisar Belediye Başkanı, 3- Prof Dr. Ali ALTUNTAŞ AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ, 4- Salih SEL Afyonkarahisar İl Genel Meclis Başkanı, 5- Hüsnü SERTESER Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı, 6- Mehmet MÜHSÜRLER Afyonkarahisar Ticaret Borsası Başkanı, 7- Orhan KUŞ İkbal Otel Genel Müdürü,
8- Aydın GÜNEŞ Oruçoğlu Termal Genel Müdürü, 9- Serdar TÜTÜNCÜ Korel Termal Otel Genel Müdürü, 10- Metin İPLİKÇİOĞL TOBB Üyesi, 11- Prof.Dr.Vural KAVUNCU, 12- M.Emin ÖZBAYAT Ticaret Borsası Üyesi 13- Mert ORUÇ Oruçoğlu Termal Yönetim Kurulu Başkanı Emirdağ 14- Zekeriya Güney Emirdağ Kaymakamı,15- Cengiz Pala Emirdağ Belediye Başkanı, 16- Dudu Pala Emirdağ Belelediye Başkanı Eşi, 17-Bengu Pala Emirdağ Belediye Başkanı Kızı, 18-Vecdi Yürük Fen İşleri Müdürü 19- Uğur Serdar Kargın Ticaret Odası Temsilcisi, 20- Murat Potuk Taşıyıcılar Odası Başkanı, 21-Halil Ibrahim Aktepe – Meclis Üyesi, 22- Savaş Kargın – Meclis Uyesi, 23 – Mehmet Orbay – Meclis Üyesi, 24- Metin Yilmaz – Yuksek okul Muduru Bakan Prof Dr. Veysel EROĞLU 5 Aralıkta Belçika da olacaktır.-

25- Aptil Demiralp – Belçikada Emirdağ Ticaret Odası Başkanı 26- Nurettin Şahbaz – Karacalar Köyü Muhtarı, 27– Musa Erkoç Mimar

KOMİTE BİLGİ VERDİ
Afyon Heyeti´nin Belçika´ya 1 Aralık´ta geleceği ve temasların 2 Aralık´ta başlayarak, 5 Aralık´ta sona ereceği açıklandı.

NOTLAR..-Afyon Heyeti´nin gelişi ile ilgili basın toplantısı Sazzcazz´da yapıldı. Kültür Merkezi sahibi Ali Bağseven basın toplantısına katılan konuklarına çay ve kahve ikramında bulundu.

-Bakan Emir Kır´ın yanı sıra diğer siyasiler; Sait Köse, Resul Tapmaz, mahinur Özdemir,Derya Alıç söz alarak, ziyaretin önemine değindiler ve yapacakları katkıyı anlattılar.
-Basın toplantısında hazır bulunan sivil örgüt temsilcileri ve iş adamları Orhan Liman, Ali Aktan,Davut Çınar, Mehmet Kart, Musa Akdeniz, Osman Duran, Necati Sevik ise ilk defa gerçekleşecek olan böyle büyük kapsamlı bir ziyaretine büyük heyecan verdiğini belirterek, her türlü katkıya hazır olduklarını açıkladılar.
Heyetin Brüksel başta olmak üzere, Anver ve gent'te de görüşmelerde bulunacağı bildirildi.

Gelen heyetin halkla buluşmasını sağlamak için 4 Aralık günü Akdeniz düğün salonunda büyük bir buluşmanın geröekleştirilmesi içinde çalışmalar tamamlanmak üzere.

Ziyaret ile ilgili olarak Brüksel´de bir basın toplantısı düzenleyen Heyeti Karşılama ve Çalışma Komitesi üyeleri ziyaretin amacı ve program hakkında basın mensuplarını bilgilendirdiler. Toplantıda hazır bulunan Brüksel Hükümeti Devlet Bakanı Emir Kır, Brüksel Schaerbeek Belediye Başkan Yardımcısı Sait Köse, Gent Belediye Başkan Yardımcısı Resul Tapmaz, Brüksel Saint-Josse Belediye Başkan Yardımcısı Hava Ardıçlık, Brüksel Bölge milletvekili Mahinur Özdemir, ile iş adamları ve sivil örgüt temsilcileri, böyle anlamlı ve geniş kapsamlı ziyaret ile ilgili olarak sadece Afyon ile Belçika arasında değil,aynı zamanda Belçika ile Türkiye arasındaki ilişkilere de ivme kazandıracağını belirterek, bu buluşma ve ziyaretin, iki ülke arasındaki ekonomik,sosyal ve sağlık alanındaki çalışmaları üst seviyeye çıkaracağına olan inançlarını dile getirdiler.

Belçika'da Kasım ayında iflas rekoru kırıldı




Graydon tarafından yapılan bir araştırmaya göre "Kasım ayında, Belçika´da 858 işletme iflas etti" ve bu bir rekor.

Eylül ayında 1.015 işletme iflas göstermiş olsalar da, 858 rakamı Kasım ayı için bir rekor oluşturuyor. 11.nci ayda böylesine yüksek bir iflas dalgası hiç yaşanmamıştı. 2008 yılına oranla, % 20,6 lık bir artış sözkonusu.

2009 un ilk 11 ayının iflas sayısı daha şimdiden 2008 seviyesinden daha yüksek. Geçen yıl kaydedilen 8.518 iflas vakasına karşın bu yılın Kasım ayı sonunda 8.684 rakamına ulaşıldı.

İflaslar istihdamı direkt olarak etkiliyor. İflaslar nedeniyle istihdam kaybı 22.045. Bu rakam ise 2008 in aynı dönemine göre ù 21 lik bir artış anlamına geliyor.

lundi 30 novembre 2009

KAÇAK AFFI KONUSUNDA SON DURUM NE ?




Af operasyonunun ilk aşaması 15 gün sonra sona erecek.


Sonuçta kaç kişi kağıtlarını alıp Belçika´da yasal olarak kalabilecek ?
Bu soruya cevap vermek şimdilik imkansız.

Belçika´da kaçak olarak yaşayan ve af kriterleri kapsamına girenlerin (yani prosedürü uzun sürenler, bulundukları yere kalıcı olarak bağlılıklarını kanıtlayanlar ve an az bir yıllık iş akdi sunabilenler) başvuruda bulunmak için 15 gün daha zamanı bulunuyor. 15 Eylül günü başlayan ilk aşama 15 Aralık günü sona erecek.

Flaman ve Frankofon bütün dernekleri bir araya getiren ve kısa adı FAM olan Sığınma ve Göç Forumu platformuna göre kaçaklara kriterler konusunda hâlâ yeterince bilgi verilebilmiş değil. Affa başvuru dosyalarının gerektiği şekilde doldurulması amacıyla yeni bir internet sitesi açıldı : www.lesfamilles.be

FAM ilgili makamların bilgilendirme kampanyası yürütmemesine şaşırdığını belirtiyor. Örneğin geçici oturum sahibi birçok kişi 15 Aralık tarihinde önce daimi oturum için başvurma hakkına sahip olduklarını bilmiyorlar. Yabancılar Ofisine yanlış prosedür yoluyla iletilen başvurular incelemeye alınmıyor ; bunların doğru prosedürden yeniden verilmesi gerekiyor. İşverenlere ve işçilere böyle bir başvuru yapmaları halinde hiçbir tehlike olmadığı konusunda güvence verilmesi gerekiyor.

İşte bu tür gerekçelerle, FAM 15 Aralık tarihine kadar Pazartesi-Cuma günleri arası iki telefon hattını hizmete soktu. Bu numaralar aşağıda verilmiştir.

15 Eylül tarihinde başlayan ilk aşma sonucunda Yabancılar Ofisine binlerce af dosyası e-posta yoluyla ulaşmış durumda. Diğer dosyaların belediyeler aracılığı ile verilmesi gerekiyor. Bazı büyük şehirlerde süre uzatılması gerekebilir.

Çalışma gerekçesiyle af prosedürü zaman alabilir. Ve hatta kısa adı OBFG olan Belçika Frankofon ve Jermanofon Barolar Birliği bu sistemin "işlememesinden" korkuyor. Çünkü bir dizi etap var. Çalışma gerekçesiyle yapılan af başvuru dosyası belediyeye verilecek ve önce belediye ikamet incelemesi yapacak. Daha sonra Yabancılar Ofisi dosyanın eksiği olup olmadığına bakacak. Gerekirse potansiyel işveren (aylarca beklemeye sabrı varsa…) bölge yetkililerine çalışma permisi müracaatında bulunacak. Olur kararı çıkarsa, işçi çalışmaya başlayabilecek. Avukatlar bu sistemin çalışacağından pek emin değiller.

Yani "Ya sabıra" devam…

Bilgi için yeni açılan iki telefon hattı şunlar :
Ciré : 02/629.77.13
Point d´Appui : 04/227.69.51

dimanche 29 novembre 2009

Brüksel Büyükelçisi Murat Ersavcı’dan Bayram mesajı


Kurban Bayramı vesilesi ile bir bayram mesajı yayınlayan Brüksel Büyükelçisi Murat Ersavcı, ´´Belçika halkını oluşturan örnek toplumlardan biri olarak Türk toplumunun gösterildiğini öğrenmekten büyük mutluluk duymaktayım.
Ulaştığınız düzey kuşkusuz sizlerin arasındaki dayanışmanın önemli bir sonucudur.´´ dedi.
Büyükelçi Ersavcı´nın mesajı şu şekilde:

´´Değerli Yurttaşlarımız,
Bayramınızı içten dileklerimle kutluyorum. Bayramın heyecanını sizlerle paylaşmak bana ayrı bir mutluluk veriyor. Bayram günleri sevgi, saygı, dayanışma ve uzlaşma duygularının daha da yoğunluk kazandığı, pekiştiği günlerdir. İşgücü Anlaşması´nın yapıldığı 1964 yılından bu yana canla başla çalıştığınız ve toplumsal hayata katkıda bulunduğuz Belçika´da ulaştığınız noktaya gelebilmek ancak yüksek özveri ile mümkün olabilirdi. Bu özveri ve alın terlerinizle Belçika´nın siyasi ve ekonomik yaşamında rol oynarken ülkemize de değerli katkılarda bulunuyorsunuz.
Gerek Belçikalı siyasetçiler, gerek resmi makamlar ile yaptığımız temaslarda, Belçika halkını oluşturan örnek toplumlardan biri olarak Türk toplumunun gösterildiğini öğrenmekten büyük mutluluk duymaktayım. Ulaştığınız düzey kuşkusuz sizlerin arasındaki dayanışmanın önemli bir sonucudur. Birlik, beraberlik ve uyum içinde yaşadığınız topluma getirdiğiniz artı değerler, Belçika´nın toplumsal, kültürel ve siyasi olanaklarından yararlanmanızı da sağlayacaktır. Temel amacımız, Belçika´daki yurttaşlarımızın huzur, güven ve refah içinde yaşayacağı koşulların sağlanmasına yönelik çalışmalarımızı sürdürmek ve başta eğitim olmak üzere bu ülkedeki olanaklardan en geniş şekilde yararlanmalarına katkıda bulunmaktır.
Burada Türkiye´yi başarıyla temsil eden ve Belçika ile ikili ilişkilerimizin en önemli unsurlarından olan sizlerin, Türkiye´nin her zaman yanınızda olduğuna bir kez daha önemle işaret etmek isterim. Bayramınızı şahsım, eşim ve çalışma arkadaşlarım adına kutluyor, bayram günlerinin sevincini ailelerinizle birlikte sağlık, huzur ve mutluluk içinde yaşamanızı diliyorum.´´

jeudi 26 novembre 2009

AP Genişleme Raporunu Kabul Etti



Avrupa Birliği liderlerinin 10-11 Aralık’ta Brüksel’de yapacakları zirvede masaya yatıracakları başlıklar arasında yer alan genişleme konusu bir kaç gündür Avrupa Parlamentosu’nun da gündemde. İtalyan parlamenter Gabriele Albertini tarafından hazırlanan genişleme stratejisiyle ilgili karar tasarısı Avrupa Parlamentosu’nda yapılan oylamada açık oy farkıyla kabul edildi.

Belge hem aday ülkeleri hem de potansiyel adayları içine alan bir perspektifle hazırlandı. Oldukça genişçe bir paragrafın Türkiye’ye ayrıldığı belgede Ankara’nın performansı hem övülüyor hem de eleştiriliyor. Belgenin ilk halinde yer almayan “aday ülke” ifadesine belgenin son halinde yer verilmesi ve Avrupa Birliği ülkelerine yönelik olarak Türkiye’yle enerji başlığının açılması çağrısı yapılması Ankara’yı oldukça memnun edecek unsurlar. Kürt açılımından, Ermenistan’la ilişkilerde atılan adımlardan ve yargı reformu stratejisinin hazırlanmış olmasından duyulan memnuniyet bu olumlu tabloyu tamamlar nitelikte.

Ancak tablonun her tarafının pembe olduğunu söylemek de pek mümkün değil. Doğan Grubu’na kesilen vergi cezasının benzeri görülmemiş olarak tanımlandığı belgede, özellikle bu cezanın ardından ifade ve basın özgürlüğü alanlarındaki durumdan endişe duyulduğu dile getiriliyor. Dini özgürlükler ve Alevilerle ilgili kısıtlamaların kaldırılması gereği de olumsuz vurgulardan birini oluşturuyor. Hükümetle TBMM’deki partilerin reformlar konusunda diyalog kurup uzlaşmasını talep eden Avrupa Parlamentosu, Ankara’dan İran’la ilişkiler başta olmak üzere dış politikada Avrupa Birliği’yle koordinasyonun artırılmasını istiyor. Türk limanlarının Rum bandıralı gemilere açılmasını öngören Ek Protokol’ün uygulanması da Avrupa Parlamentosu’nun geleneksel hale gelmiş ama önemli vurguları arasında yer alıyor.

Genişleme konusu Avrupa Birliği içinde her ne kadar tartışma yaratan bir niteliğe sahip olsa da aslında bu alanda yaşanan gerginliklerin Türkiye’yle sınırlı olduğunu söylemek pek de yanlış olmasa gerek. Oylama sırasında Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’na izleyici olarak gelen Hırvat heyeti için kopan alkış tufanı ve Başkanlık Divanı’ndan verilen “Hırvatistan’ın Avrupa Birliği’ne mümkün olan en kısa zamanda katılmasını istiyoruz” mesajı da bu durumu net şekilde ortaya koyması açısından dikkat çekiciydi.

Türk papaz ortalığı karıştırdı




Türk asıllı aşırı dinci papaz Samuel Özdemir'in, "Doğan her Müslüman bebek batı dünyasına bombadır", "Hepimiz İslam'ın kurbanı olacağız" sözleri Belçika'da gerginlik yarattı. Özdemir hakkında şiddete teşvikten dava açıldı.

Danimarka'daki karikatür kriziyle tırmanan dinlerarası gerilim, Belçika'da da çok farklı bir şekilde patlak verdi. Türkiye'de doğan ve İstanbul'da uzun süre papazlık görevi yaptıktan sonra, "Bana Türkiye'de baskı yapılıyor" diyerek Belçika'ya sığınan 64 yaşındaki Türk rahip Samuel Özdemir, burada da boş durmadı.

Irkçılıkla Mücadele Merkezi, Türk rahibin toplumda gerilimi artırarak insanları suça ve şiddete teşvik ettiğini, ayrıca dinsel gerilimi artırdığını belirterek dava açtı. Ülkenin en yüksek tirajlı gazetelerinden Le Soir da Charleroi kentinde görülen davaya geniş yer ayırdı.

Vatikan da kınadı

Süryani kökenli olan Samuel Özdemir 6 yaşındayken rüyasında gördüğü bir meleğin "Bastonunu al, insan ve hayvanlara çobanlık yap" sözleri üzerine papaz olmaya karar verdi. 1967 yılında başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin 10 kentinde 8 yıl süreyle papazlık yaptı. Daha sonra kendisine Türkiye'de baskı uygulandığını ileri sürerek Belçika'ya sığındı. Aşırı görüşleri nedeniyle bağlı bulunduğu Tournai Piskoposluğu'ndan atıldıktan sonra 400 bin euro'ya kendi kilisesini yaptırdı. Kendisini kınayan Vatikan'a tavır alarak çevresinde binlerce kişilik müridler topluluğu oluşturdu. "Yeni doğan her Müslüman bebek batı dünyasına bombadır", "Hepimiz İslam'ın kurbanı olacağız" gibi sözleri nedeniyle büyük eleştiriler aldı.

"Bana saldıran herkes ölür" diyen, kanseri tedavi edebildiğini savunan rahip sonunda Belçikalılar'ın sabrını taşırdı. Irkçılıkla Mücadele Otoritesi; nefret, şiddeti teşvik, dinsel ırkçılık suçlamasıyla rahip aleyhinde dava açtı. 23 Mart'ta açıklanacak kararın hapis cezası içermesine kesin gözüyle bakılıyor.

mercredi 18 novembre 2009

Eğitim annede başlar, babanın desteği ile devam eder’’


Göreve başlayalı iki ay olan Anvers Başkonsolosu Deniz Çakar, Anvers Zuid bölgesinde hizmet veren Mehmet Akif Camii lokalinde vatandaşlarımızla bir araya gelerek, vatandaşlarımızla tanışıp dertlerini dinleri.

Mehmet Akif Camii Derneği tarafından davet edilen Anvers Başkonsolosu Deniz Çakar ve Muavin Konsolos Nur Alkış, camii cemaatine konsolosluk işlemleri hakkında bilgiler verdi. Yaklaşık 94 bin kişiye hizmet verdiklerini belirten Deniz Çakar, vatandaşların işlerini halledip memnun bir şekilde konsolosluktan ayrılmaları için ellerinden gelen hizmeti en iyi şekilde yapmaya çalıştıklarını, her geçen yıl bir önceki yıla göre daha hızlı bir şekilde hizmet vermeye çalıştıklarını söyledi. Ayrıca son bir yılda hizmete geçen hukuk danışmanlığı ve sosyal danışmanlık hakkında da bilgiler veren Deniz Çakar, vatandaşın konsolosluk işini evinden de halledebilmesi için e-konsolosluk hakkında açıklamalarda bulundu.
Çocukların eğitimi üzerine açıklamalar da yapan Anvers Başkonsolosu Deniz Çakar, Avrupa´da her bireyin Türkiye´yi temsil ettiğini unutmaması gerektiğini söyledi. Çocukların eğitimi ile velilerin yeterince ilgilenmesi gerektiğini, çocuklara yeterince vakit ayırmanın önemini ve onların Flamancanın yanı sıra anadilleri olan Türkçeyi de iyi öğrenmelerinin sağlanması gerektiğini söyledi. Deniz Çakar, "Eğitim annede baslar, babanın desteği ile devam eder. Çocuklarımızın Avrupa´da söz sahibi olmasını istiyorsak onların eğitimi ile iyi ilgilenmemiz gerekir. Anadili olan Türkçeyi iyi bilemeyen bir çocuk, buranın dili olan Flamancayı da yeterince öğrenemez, konuşamaz. Toplumda sağlam yerlere gelebilmemiz için eğitim şart. Çocuklarımızın eğitimi için gereken hassasiyeti lütfen gösterelim." şeklinde konuştu.

mardi 17 novembre 2009

Yılın en başarılı şirketi Türk



Belçika tarihinde ilk kez yılın en başarılı şirketleri arasında bir Türk şirketinin yer alması vatandaşlarımız tarafından memnuniyetle karşılandı. Onca şirket arasında iki sertifikaya layık görülen Ekvador şirketi sahibi Türabı Göcen, Türk gençlerine iş sahibi olmayı tavsiye etti.

GENT
- Belçika`nın Gent şehrinde ana merkezi olan Ekvador isimli Türk şirketi yılın en başarılı ve çalışkan şirketi seçildi. Flaman kesiminde her yıl geleneksel halde Flaman Bölge Hükümeti bünyesinde, BCC tarafından yılın en başarılı şirketine, çalışmalarından dolayı sertifika takdim ediliyor. Gent şehrinde düzenlenen ödül törenine çok sayıda Türk vatandaşımızın yanısıra Belçikalılar, Flaman Bölge Hükümeti Milletvekili Veli Yüksel, Flaman Bölge Hükümeti Milletvekili ve Senatör Fatma Pehlivan, Gent Büyükşehir Personelden Sorumlu Encümeni Resul Tapmaz ve BCC yöneticileri ile Ekvador şirketi yöneticileri hazır bulundular. BCC adına kışa bir konuşma yapan Peteer, her yıl başarılı çalışmalarının yanısıra, kalite, temiz iş ve işçiler oranında iş kazasına yönelik dikkat ettiğimiz unsurlarda başarı gösteren şirketlere Flaman Bölge Hükümet`in takdim ettiği sertifikayı sunuyoruz dedi. Peteer, Ekvador`da iş kazası çok düşük olmakta, hatta sıfırladı diyebiliriz. İşini iyi ve doğru yapmakta. Elbette bu tür şirketlere sertifika vererek ödüllendirmemiz önemli olmakta dedi. Ekvador`un sahibi Türabı Göcen ise BCC tarafından en başarılı şirket arasında gösterilmemizden dolayı sertifikayı layık görülmek beni ve çalışma mesai arkadaşlarımı, bana yardımcı olan kardeşlerimi çok memnun etti dedi Göcen, Ben 1981 doğumluyum henüz daha gencim. 1992`de babam Ali Göcer 2003`e kadar şirketi 10 işçi ile beraber yürüttü. 2003 yılında eğitimimin ardında babamın şirketine ben aldım ve ben şirketi yürütüyorum. Şu anda 100 tane işçimiz var. İşçilerimin hepsine yakın Türk olmakta. Flaman Bölge Hükümeti`nin 3 yıllık ihalelerine katılarak iş temin ediyoruz. İşimiz ise yer altı gazı, elektrik ve su borularına döşemek öncülükle yaptığımız işler arasında yer almakta. Ayrıca inşaat sektöründe de çalışmaları başlayacağız. Şu anda Kütahya`dan getirdiğimiz seramiği bile burada pazarlıyoruz. Yapılacak daha çok işimiz var. Daha da büyüme yolunda emin adımlarımızla devam ediyoruz. Türk gençlerini de seslenmek istiyorum, kendi işinizi kurun, iş sahibi ve iş veren olur. Çalışmak isteyene ve caba sarf eden Hak Teala yardımcı olur. Beni altın öğütler vererek her zaman destek olan dayım Şahbaz`a teşekkürlerimi bir kez daha sunmaktan gurur duyuyorum. Bugün hem iş çalışmamızda, iş kazaları oranında sayımız çok düşük olması, hiç denilecek kadar. Hem de yaptığımız işin kaliteli, düzgün olması nedeniyle iki ayrı sertifika takdim edilmesi elbette mutlu verici olmakta. Bugün bu mutlu anımda bana yalnız bırakmadığınız için hepinizi sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum dedi.

lundi 16 novembre 2009

Belçika'da Vatandaşlık zorlaştırılıyor


Belçika Federal Hükümeti koalisyon ortakları, Belçika vatandaşlığa geçişe kolaylaştıran yasada değişikliğe gitmesiyle beraber, Belçika tabiiyeti de olan yabancı kökenli vatandaşların Belçika vatandaşlığından çıkışını da kolaylaştıracak. HEUSDEN - ZOLDER - Belçikalı olmanın yasal zorunluluklarını yerine getirmeyen vatandaşlar böylece sade bir mahkeme kararıyla vatandaşlıktan atılacak. İkinci dünya harbinden su ana kadar Fas kökenli bir kişinin Belçika vatandaşlığı iptal edildiği belirtilirken, sırada iki Fas kökenli kişinin de Belçika vatandaşlığı iptali gündemde olmakta. Yıl sonuna kadar yasa tasarısı hazırlayacaklarını belirten Adalet Bakanı Stefaan De Clerck (CD&V), şu anki prosedüre göre bunun mümkün olduğunu ama kuralın fazla uygulanmadığını belirtti. Savcılığın önerisi üzerine Yargıtay kararıyla vatandaşlıktan çıkarılmak mümkün fakat bu olay, İkinci Dünya Savaşından beri sadece bir kez gerçekleşti. Yakında Anvers`te görülecek olan davada ise ikinci vaka yaşanabilir: Hoboken`de ikamet eden ve Fas`ta terör suçundan 10 yıl hapis cezasına çarptırılan Fas asıllı bir Belçikalı, Ocak ayında vatandaşlığını kaybedebilir. De Clerck, vatandaşlıktan atılmanın ağır suçlar veya sahte evrak düzenleme gibi suçlar için isteneceğini vurguladı. Aşırı sağ eğilimli Vlaams Belang (Flaman Çıkarları) Partisi ise koalisyon ortaklarının, Belçika vatandaşlığa geçişe zorlaştıran yasada değişikliğe gidilmesine memnun verici olduğunu belirtmesine karşılık, daha da zorlaştırılması gerekirdi sözlerine yer vermesiyle beraber, aşırı uçta olanların ve uyum sağlamayanların Belçika vatandaşlığı iptal edilmesi gerektiğini biz her zaman savunduk sözlerine yer verdiler

samedi 14 novembre 2009

GENT’E GAZİANTEP ‘TÜRK LEZZETİ’ DAMGASI...


Bu yıl ilan edilen ´´Türkiye Mevsimi´´ nedeniyle çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapan Fransa´dan sonra Belçika´da da benzer renkli görüntüler yaşanıyor. Dün resmi açılışı gerçekleştirilen ´´Lezzet Haftası´´ etkinliklerinin onur konuğu Türkiye oldu. Türk ve Osmanlı Mutfağı´ndan lezzetlerin sunulacağı bine yakın programlarla Belçikalıların Türk damak tadı ve mutfak kültürüyle tanışması amaçlanıyor.


Belçika´nın Gent şehrindeki kültür merkezi De Centrale´de start alan ve 10 gün sürecek olan ´´Lezzet Haftası´´nın açılış merasimine ilgi yoğun oldu. Başta Flaman Kültür Bakanı Joke Schauvliege olmak üzere çok sayıda Belçikalı yetkilinin hazır bulunduğu açılış programında Büyükelçi Murat Ersavcı, Brüksel Başkonsolosu Mehmet Poroy ve Anvers Başkonsolosu Deniz Çakar ve çok sayıda seçkin davetli topluluğu iştirak etti.
Flaman Kültür Bakanı Joke Schauvliege yaptığı konuşmada ´´Lezzet Haftası´´ etkiliklerinin artık geleneksel hale geldiğini ve her yıl bir ülkenin yemeklerinin yanında kültürünü de yakından tanımaya çalıştıklarını kaydetti. Bu yılın onur konuğu olarak Türkiye´nin seçildiğini, çünkü Belçika´da önemli oranda Türk nüfusun yaşadığını kaydetti. Özellikle Gaziantep yöresinden misafirlerin olduğunu hatırlatan Belçikalı Bakan, konuşmasının sonunda Türkçe ´´Afiyet olsun´´ demeyi ihmal etmedi. Kısa bir teşekkür konuşması yapan Türkiye´nin Brüksel Büyükelçisi Murat Ersavcı ise toplumların kaynaşmasında yemek kültürün öneminden söz etti.
´´Lezzet Haftası´´nda 10 gün süresince binden fazla etkinliğe imza atılacak ve hepsinde ana tema, Türk ve Flaman Mutfağı´nın bilinmeyen yanlarını tanıtmak olacak. Organizasyon çerçevesinde mahalle şenlikleri, Türk Mutfağı´na özgü yemeklerle alakalı film ve konferanslar, Osmanlı Mutfağı hakkında söyleşiler, sağlıklı yemek gezileri gibi aktiviteler yer alacak. Ayrıca 60´tan fazla belediye başkanı mutfağa bizzat girip özellikle Türk yemekleriyle tanışma fırsatı bulacak.
Okullarda da çeşitli faaliyetlerle Türk Mutfağı tanıtılacak. ´Lezzet Haftası´na Türk sivil toplum kuruluşları da büyük destek veriyor. Örneğin çeşitli kültürel faaliyetleriyle tanınan Kültürler Arası Diyalog Platformu (IDP) da Leuven´de yapılacak kapanış şöleninde 5 bin aşure tatlısı dağıtacak.

Flaman ve Türk aşçıların hünerleri birleşiyor

Flaman Şef Aşçı Felix Alen´e emanet edilen etkinlikte Aşçılar Federasyonu desteğiyle, Serdar Özkan, Mesut Önal, Esat Özata ve Zeki Kara gibi usta isimler de hünerlerini sergileyerek organizasyona destek verecek. Düzenlenen faaliyetler 7´den 77´e herkese hitap ediyor. Türk ve Belçikalı lokantalar, EETiket projesine destek vererek, kapılarını mutfak merakı olan çocuklara açıyor. Okullarda da çeşitli etkinliklerle Türk Mutfağı tanıtılacak.
´Lezzet Haftası´nda ilginç rekor denemeleri

Brüksel´in Schaarbeek´te semt sakinleri Guinness Rekorlar Kitabı´na girmek için, dünyanın en uzun dürümü denemesini yapacak. Dürümün hazırlanışı için Sint-Lukas Sanat Okulu´nun öğrencilerinden destek alınacak. Türklerin yoğun şekilde yaşadığı Genk şehri ise tarihinde hiç görülmeyen uzunlukta bir yemek sofrasının tatlı hazırlığı içerisinde.
Flaman bölgesinin neredeyse her şehrinde bir aktivite bulmak mümkün. 22 Kasım 2009 tarihine kadar sürecek ´Lezzet Haftası´ aktivitelerinin bilgilerine www.weekvandesmaak.be sitesinden ulaşılabilinir.

Lezzet Haftası´nda gerçekleştirilecek bazı aktiviteler

16 Kasım 2009 – En uzun dürüm denemesi yapılacak. Guinness Rekorları.(Schaarbeek, Sint-Lukas-Sanat Okulu)
18 Kasım 2009 – Karagöz ve Hacivat Tiyatrosu sergilenecek. (Molenbeek, De Boekenmolen Kütüphanesi)
21 Kasım 2009 – En uzun yemek sofrası denemesi yapılacak.(Genk, Shopping3)
22 Kasım 2009 – Kapanış etkinlikleri – IDP (Kültürler Arası Diyalog Platformu) de bu şölende, özel standında, 5000 aşure tatlısının yanı sıra Türk kahvesi ve çay ikramında bulunacak. (Leuven, Grote Markt)